fbpx

Bedeninizle Uyumlanarak Dayanıklılığınızı Nasıl Arttırırsınız?

Başımıza sık sık irili ufaklı bir şeyler gelir. Yolda başka bir araba önünüze kırar. Otobüsün gelmesine iki dakika kala cüzdanınızı ve anahtarlarınızı bulamasınız. Ofiste yanlış müşterinin evrakını imha edersiniz. Bu küçük felaketler, sinir sisteminizde epeyce bir sıçramaya sebep olur: Vücudunuzu “savaş ya da kaç” tepkisine hazırlayan adrenalinin hücum etmesi, yani tehlike olarak algıladığımız durumlardaki doğal savunmamız.

Neyse ki güvenliğimizin ve sağlığımızın tehdit altında olduğunu hissettiğimizde, çabuk tepki vermemiz ve normale dönmemiz için kendi bedensel zekamızı güçlendirmemiz mümkün. Peki bedensel zekâ nedir? Bedensel zekâ, vücudunun tehlikeye karşı nasıl tepki verdiğini anlamak ve bu bilgiyle de vücudunu desteklemektir.

Doğal bedensel zekamızı daha iyi destekleyebilmek için beynimizin tehlike algılarını ve tehlikeye verdiğimiz cevapları sabitlemeye ve güvenlik hissimizi sürdürmeye yarayan beden temelli uygulamalar yoluyla sinir sistemimizi sakinleştirmemiz gerekmektedir. Bu tekniklerin bir kısmında uzmanlaştıktan sonra daha dayanıklı baş etmeye, öğrenmeye ve büyümeye hazır oluruz.

Nörofizyoloji destekli birkaç basit uygulama şunlardır:

1. Nefes Alma
Nefes almak hayatta olmaktır. Aldığınız her nefesle sinir sisteminin sempatik bölümü biraz aktive olurken (aşırı tepki gösterdiğinizde ve hızlı hızlı nefes aldığınızda çok fazla aktive olur), her nefes verişinizde de parasempatik sinir sisteminiz biraz aktive olur (çok korkup bayıldığınızda fazlasıyla aktive olur). Bu demek oluyor ki, nefesiniz size enerji vermek ve sizi rahatlatmak döngüsünden geçiyor.

Bilinçli olarak yavaşça nefes alıp verme ritmini, iyice hızlanan ve kendini kapatan sinir sistemimizi güvenilir bir şekilde düzenlemek için kullanabiliriz. Basitçe, bir anlığına durun ve dikkatinizi nefesinize odaklayın. Nefesinizin burnunuzdan girip çıktığını, en rahat hissettiğiniz yerleri fark edin; burun delikleriniz, boğazınız, kalkıp inen akciğeriniz ve karnınız. Hayatınızı, hayatınızın her anını sürdürmenizi sağlayan nefesinize minnet duymayı deneyimlemek için bir dakikanızı ayırın.

2. Derin İç Çekmek
Derin iç çekmeler, vücudunuzun ve beyninizin gerginliği bırakmak ve sinir sisteminizi sıfırlamak için kullandığı doğal bir yoldur. Derin bir nefes alın ve bütün nefesinizi verin- nefes verme daha uzun olacak şekilde. Araştırmalar gösteriyor ki; derin iç çekmek, otonom sinir sistemini fazla aktive olmuş sempatik durumdan daha dengelenmiş parasempatik duruma döndürüyor.

Baş ettiğiniz durum daha zorlayıcı olduğunda bile; fizyolojinizi daha rahatlamış bir duruma geçirmek için gerginlik ve hayal kırıklığı yaşadığınız her anı, bilinçli bir şekilde bir iç çekişle eşleştirebilirsiniz. Böylelikle olanları daha açık bir şekilde görüp akıllıca tepki vermeyi seçme şansınızı artırmış olursunuz.

3. Dokunmak
Dokunmanın gücünü kullanmak; sinir sistemimizi yatıştırmaya, güvenlik hissini ve ‘an’a güvenmeyi getirmeye yardımcıdır. Sıcak ve güvenli bir dokunma, sarılma; stres hormonu kortisolün direkt ve doğrudan panzehri olan ve vücutta hoş hisler yaratan oksitosin hormonunun salınımını aktive eder.

Etrafımızda başka insanların varlığı, kendi iyiliğimiz ve güvenliğimiz için çok kritik olduğundan dolayı doğa bize, başkalarına ulaşıp bağlantı kurmamızı teşvik etmek için doğal bir sistem bahşetmiştir. Bu sebeple, fiziksel yakınlık ve göz kontağının yanı sıra dokunmak da “her şey iyi, sen de iyisin” şeklinde verdiği güveni duygusal olarak hissetmemize yol açar.

4. Kalbin Üzerinde El
Araştırmalar gösteriyor ki, elini kalbinin üzerinde koyup yavaşça nefes almak, aklı ve bedeni sakinleştiriyor. Güven duyduğunuz biriyle dokunma hissini deneyimlemek, hatta sadece böyle bir anıyı hatırlamak bile güven duygusunu ortaya çıkaran oksitosinin salınımını aktive edebiliyor. Bu, nefesten ve dokunmadan yararlanan bir uygulama olsa da biriyleyken güvende hissettiğiniz anılardan da yararlanır. Bunu şu şekilde yapabilirsiniz:

1. Elinizi kalbinizin üstüne koyun. Kalbinizin olduğu alana doğru yavaş, yumuşak ve derin bir nefes alın. Eğer isterseniz, kalbinizin merkezine doğru rahatlık, güvenlik ya da iyilik hissi veren bir nefes alın.

2. Başka bir kişiyleyken güvende ve sevildiğinizi hissettiğiniz bir anıyı hatırlayın. Bütün bir ilişkinizi değil, sadece o anı hatırlamaya çalışın. Bu kişi partneriniz, çocuğunuz, bir arkadaşınız, terapistiniz ya da öğretmeniniz olabilir; hatta ruhani bir şahıs bile olabilir. Evcil hayvanınızla sevgi dolu bir anınız da işe yarayabilir.

3.Güvende ve sevildiğinizi hissettiğiniz anınızı hatırlarken, o anda hissettiklerinizin tadını çıkarmaya izin verin. 20-30 saniye boyunca o hislerinizle kalmaya izin verin. İçgüdüsel rahatlık ve güven hislerinizin derinleştiğini fark edin.

İlk zamanlar, bu örüntüyü hatırlayan sinirsel devrenizi güçlendirmek için bu uygulamayı günde birkaç kez tekrarlayın. Daha sonra, irkildiğiniz veya keyfiniz kaçtığı zamanlarda bu egzersizi uygulayın. Pratikle, zorlu duygusal tepkileriniz sizi ele geçirmeden durumun içinden çıkmanıza olanak sağlayacaktır.

5. Hareket
Bedeninizi hareket ettirdiğiniz ya da duruşunuzu değiştirdiğiniz her zaman, fizyolojinizi de değiştirmiş oluyorsunuz. Bunun sonucunda da otonom sinir sisteminizin hareketini değiştirmiş oluyorsunuz. Örneğin; korkmuş ya da gergin hissettiğinizde, araştırmalara göre bunun tam tersi bir duruş sergilemek (el belde, göğüs dışarı, kafa dik) daha özgüvenli hissetmenizi sağlayacaktır. Yoga pozları da özgüveninizi yükseltmeye yarayabilir.

Yani; herhangi bir derecede korku, öfke, üzüntü ya da iğrenme hissediyorsanız, duruşunuzu değiştirin. Hissettiğiniz duyguları etkisiz hale getirmek için, istediğiniz duygusal durumu ifade eden duruşa bedeninizi getirin.

Bu egzersizleri yaparak; sadece keyif kaçıran veya facia yaratan durumlarla daha iyi baş etmekle kalmayıp, kendinizi baş edebilen biri olarak görmenizi de sağlayacaksınız.

Engellerle karşılaştıktan sonra kendini sakinleştirebilme yetisine sahip olma hissi, gerçek dayanıklılığı geliştirmenin başlangıcıdır!

Hazırlayan: Alara Su Bilgez
Kaynak: How Tuning In to Your Body Can Make You More Resilient – Linda Graham